DENEYİMLER

Sosyal Etki Zirvesi

30 Mayıs 2024

Sivil Toplum alanında çalışan, emek veren çok sayıda değerli kuruluşun, bir araya geldiği bu etkinlikte sizlerle beraber olmaktan, büyük mutluluk duyuyorum.

Uzun yıllardır sivil toplum kuruluşlarında görev alan biri olarak, kolektif düşünmenin önemini ve yarattığı faydayı bizzat deneyimliyorum. Ülkemizde ve dünyadaki sosyal, ekonomik ve çevresel eşitsizlikleri farklı bakış açılarıyla ele almak üzere, bu salonda birlikte olduğumuzu bilmek çok kıymetli ve öğretici.

Sayın Konuklar,

TÜSİAD olarak sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmenin, geleceği birlikte inşa etmenin önemini hep vurguladık, vurgulamaya ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz.

Biz yarım asrı geride bırakmış, bir sivil toplum kuruluşu olarak kuruluşumuzdan bu yana, Türkiye’de demokratik, ekonomik ve sosyal reformların kararlılıkla savunuculuğunu yapıyoruz.

2021 TÜSİAD’ın ellinci yılı idi. Bu vesile ile hazırlamış olduğumuz raporumuzda

  • ekonomik olarak gelişmiş,
  • uluslararası alanda saygın, AB entegrasyonunu sağlamış,
  • toplumsal olarak eşitlikçi ve adil,
  • yeşil dönüşümü başarmış çevreci

bir Türkiye hedefinin altını çizdik.

Türkiye’nin kalkınmasının “insan, bilim ve kurumlar” olarak özetlediğimiz, üç sütün üzerinde, inşa edilmesi gerektiğini söylüyoruz. 

Bu çalışmamızda da

  • beşeri sermayemiz ve geleceğimiz olan insanımızın yetkinliklerini geliştirmenin,
  • siyasal ekonomik ve toplumsal ilerlemeyi mümkün kılacak kurumları ve kuralları içeren bir yönetişim modelini hayata geçirmenin
  • bilim, teknoloji ve inovasyona yatırım yapmanın önemini vurguladık.

Bu hedeflere ulaşma yolunda birlikte düşünmenin, başardıklarımız ve başaramadıklarımızın muhasebesini birlikte samimiyetle ve açık yüreklilikle yapmanın önemine inanıyoruz. Her bireyin ve bireylerin bir araya geldiği her bir kurumun, kendine özgü bir bakış açısı ve yeteneği var. Bu farklılıkların bir araya gelmesiyle, boşlukları tamamlanmış ve kenetlenmiş bir bütünü oluşturabiliriz.

Bu yaklaşımla, geçtiğimiz sene “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılına Girerken” projemizle, hedeflediğimiz Türkiye üzerine birlikte düşünmek için toplumun tüm kesimleriyle bir araya geldiğimiz çalıştaylar gerçekleştirdik.  Çalıştaylara, farklı düşüncelerden, tecrübelerden, mesleklerden gelen ve aralarında, politikacılar, akademisyenler, uzmanlar, sivil toplum üyeleri, aktivistler, iş insanları, çiftçiler, sendika temsilcileri, gazeteciler ve sanatçıların da bulunduğu toplam 224 davetli katıldı.

“Cumhuriyet ve Demokrasi”, “Küresel Dönüşüm ve Ulusal Strateji”, “Refah ve Bölüşüm” ile “Çevre ve Kalkınma” konularını, geçmişten günümüze ve yarına uzanan bir bakış açısıyla ele aldık. Ülkemizin kuruluş değerlerini, çeşitli gerçeklerini ve ihtiyaçlarını birlikte ortaya koyduk. Bu kapsamlı Çalışma esnasında dört temel soruyu cevaplamak istedik:

  • Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte nasıl güçlendireceğiz?
  • Küresel dönüşümlerde ulusal stratejimizi nasıl konumlandıracağız?
  • Çevreyi koruyan bir kalkınma nasıl olmalı?
  • Refahı artırırken bölüşümü daha adil nasıl yaparız?

Bu sorulara dair ortak bir vizyon geliştirmenin ötesinde, birlikte nasıl daha iyi bir Türkiye inşa edebileceğimize dair fikirlerin sunulduğu bir çalışma oldu. Farklı kesimlerin birbiriyle konuşabilmesinin, diyalog kurabilmesinin mümkün olduğunu ve çok kıymetli bir sinerji yarattığını deneyimledik.

Çalıştaylarımızda ele alınan konuların büyük bölümünün, bugün burada da tartışıldığını görüyorum. Sizlerle bugün çalışmalarımızın sıklıkla odağında yer alan eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilirlik üzerine görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Sayın Konuklar,

Önümüzdeki yüzyıl tüm dünya olarak aynı zamanda pek çok dönüşümün bizi beklediği, fırsatların yanında, riskleri de beraberinde getiren bir dönem olacak. Önceliğimiz, toplumun tüm kesimlerini kapsayarak ve kimseyi geride bırakmadan, insana yakışır bir yaşamı odağa alarak, bu dönüşüm sürecini yönetebilmek olmalı.

Dönüşümün odağındaki tüm konuların hem temelinde, hem de hedefinde insan var.

İnsan, hem fikirleri hem de emeğiyle, içinde bulunduğu her ortamın en önemli unsuru. İnsan, bir “birey” olarak geliştikçe, içinde bulunduğu toplumun gelişmesinin de önünü açar. Bu nedenle tüm yönleriyle insana yatırım, tüm toplumların önceliği olmak durumunda. Gençlerimiz mutlu mu, geleceğe yeterince hazırlar mı? Hepimiz biliyoruz ki, bireylerin kendi potansiyellerini keşfetmeleri ve gerçekleştirmeleri, her bireyin nitelikli bir eğitime erişebilmesiyle mümkün. Kapsayıcılığı ve fırsat eşitliğini esas alarak, 21. Yüzyılın ihtiyaçlarına ve gerektirdiği becerilere uyumlu bir şekilde, veriye ve bilime dayalı bir reform anlayışını hiç zaman kaybetmeden hayata geçirebilmeliyiz. 

Gündemimizin en üst sırasında yer alması gereken bir diğer konu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği… TÜSİAD olarak, her fırsatta vurguladığımız üzere, toplumsal cinsiyet eşitliği ekonomik büyüme, toplumsal kalkınma ve demokrasinin temel taşlarından biri. Kadınların ekonomik, siyasi ve toplumsal hayata erkeklerle eşit katılmıyor olmaları, hem yoksulluk ve gelir adaletsizliği sorunlarını besler, hem de eşitsizliklerin olumsuz etkilerini daha geniş bir alana yayar.  Giderek daha fazla kadın ekonomik, sosyal ve siyasal hayata katılmakla beraber, toplumsal cinsiyet eşitliği için hala önemli bir mesafe kat etmemiz gerektiğinin farkındayız. Kız çocuklarının eğitime kesintisiz erişimi, çocuk yaşta ve zorla evliliklerin önlenmesi, çalışma hayatında daha çok kadının olması, kadınların daha nitelikli işlere erişmesi, bakım sorumluklarının eşit paylaşımı, kadınların üst yönetimlerde, siyasette, karar alıcı pozisyonlarda eşit temsili, kadına yönelik şiddete sıfır tolerans anlayışı halen ilerleme kaydetmemiz gereken alanlar.

TÜSİAD olarak hayata geçirdiğimiz tüm projelerimizde, başta kendi etki alanımızı harekete geçiriyor, iş dünyasını değişimin bir parçası olmaya davet ediyoruz.

Birçok toplumsal meselede olduğu gibi, yönetimde kadın oranının artırılması konusunda da iş dünyasının kurumsal mekanizmalarıyla harekete geçmesi çok önemli. Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerde Yönetim Kurulu’nda kadın oranı % 17.9 seviyesinde. İş dünyasının, bu oranın artırılması konusunda dönüştürücü gücüne inanıyoruz. Yönetimde kadın oranının artırılmasını ivmelendirmek amacıyla kendi üyelerimizden başlayarak, iş dünyasına bir çağrıda bulunduk. Şirketlerin, yönetim kurulunda kadın oranını,

  • 2 yıl içinde, SPK’nın “uy ya da açıkla” prensibiyle uyumlu olan %25 hedefine çıkarmasını,
  • 5 yıl içinde, AB tarafından üye ülkelere getirilen en az %33 hedefine taşımasını istedik.
  • Ayrıca şirketleri tüm yönetim kademelerinde kadın-erkek dağılımına ilişkin verilerini de düzenli açıklamaya davet ettik.

Bu çağrımız çok olumlu yankılandı ve pek çok şirket açıklamalarıyla destek verdi. Bu konunun yaygınlaşması için takipçisi olacağız. Toplumsal eşitsizlikleri gidermek için girişilen rekabetin, tüm toplumun faydasına olacağına inanıyoruz.  Bu anlayışla, bu konuda öncü çalışmalar yürüten kurumların, diğer şirketlere de örnek olmasını ve tüm topluma değişim yönünde cesaret vermesini hedefliyoruz.  

İş dünyasında ikiz dönüşüm, girişim ve sürdürülebilirlikten bahsederken, kadınların erkeklerle eşit oranda ve eşit fırsatlarla katılımını da her daim akılda tutmalıyız. Kadınların hayatın her alanına katılımını başardıkça, ülke olarak ekonomik, demokratik ve toplumsal kalkınma hedeflerimize o kadar yaklaşacağız.

Değerli Konuklar,

Mayıs ayında Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Küresel Riskler Raporu’nun Türkiye tanıtımını gerçekleştirdik. Rapora göre ““aşırı hava olayları”, Dünya sistemlerinde kritik değişiklikler”, “biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü”, “doğal kaynaklarda kıtlık” on yıllık vadede en şiddetli çevresel dört risk olarak öne çıkıyor.

Ülkemiz de iklim değişikliğinden, en fazla etkilenecek bölgelerden birinde yer alıyor. Pek çok araştırmada iklim değişikliğinin ülkemizin orman, bozkır ve diğer bitki örtüsünü, sulak alanlarını ve tarımını olumsuz yönde ve derinlemesine etkileyeceği değerlendiriliyor. 2023 yılında Doğa Koruma Merkezi’nin ve değerli akademisyenlerin katkısı ile yayınladığımız “Türkiye’de İklim Krizi ile Mücadelede Orman Ekosistemleri ve Yutak Alan Yönetimi” adlı raporda, iklim krizi ile biyoçeşitlilik krizinin   etkileşimine ve birbirlerinin etkilerini derinleştirme potansiyeline de dikkat çekmiştik.

İklim krizi ile karşı karşıya olduğumuz bu çağda, yeşil bir geleceği mümkün kılacak dijital teknolojiler her zamankinden önemli. Dijital ve yeşil dönüşümün el ele yürüdüğü, ikiz dönüşüm olarak da adlandırılan bu süreç küresel rekabetçilik için artık bir zorunluluk. Küresel ekonomi hızla ikiz dönüşüme adapte oluyor ve uzun vadeli planlar ikiz dönüşüm odaklı geliştiriliyor.

İkiz dönüşümü gerçekleştirerek, sürdürülebilirlik ekseninden şekillenen uluslararası tedarik zincirlerinin güçlü bir halkası olarak konumlanabilmemiz; rekabet gücümüzün korunması açısından da önceliklidir. Bu anlayışla, ülkemizin bundan sonra izleyeceği ekonomi modelinin, sürdürülebilir kalkınma anlayışı üzerine inşa edilmesi gerekliliğini savunuyoruz.

Rekabet kuralları yeniden yazılırken, yarının ekonomisine hazırlıklı olabilmek, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeyi sağlayabilmek zorunlu. Bu da ancak atılacak somut ve kararlı adımlarla mümkün olacak. Kaynaklarımızı Ar-Ge’ye, teknolojiye, bilime, inovasyona ve eğitime daha fazla ayırmamız gerekli.

Değerli Konuklar,

Toplumun kalbine ve ihtiyaçlarına hizmet eden sivil toplum kuruluşlarımız ile, şirketlerimizi ortak vizyon doğrultusunda bir araya getirebilmek, deneyim ve kaynak paylaşımı ile oluşan faydayı artırmak çok değerli. Bugün olduğu gibi çeşitli etkinliklerde tanışmamız, konuşmamız, birbirimizi anlamamız ve yeni bir bakış açısıyla toplumsal fayda için çalışmamız gerekiyor.

Bir konuda her ne kadar uzman olursak olalım, kendi deneyimlerimiz bir başkasının deneyimi ile örtüşmüyor olabilir ama birbirini tamamlayacağı ve destekleyeceği kesin. Bu sebeple diyalogun ve iş birliğinin önemini bir kez daha dile getirmek istiyorum.

Sizlerle birarada olmaktan duyduğum memnuniyeti tekrar dile getirmek isterim. Bugün birlikte geçirdiğimiz bu vaktin ortak vizyonumuzu güçlendirmesi, yeni iş birliklerine dönüşmesini diliyorum.

Teşekkürler.

© Orhan Turan 2022. Tüm Hakları Saklıdır.