DENEYİMLER

Orhan Turan– 40. Yıl Konuşması

Saygıdeğer konuklar, sevgili dostlar, kıymetli yol arkadaşlarım,
Bugün burada, 40 yıllık emek ve hayalin, bir araya geldiği bu özel gecede, sizlerle buluşmak, benim için hem büyük bir gurur, hem de tarifsiz bir mutluluk.

40 yıl öyle bir süre ki… Bir çırpıda söyleniyor ama, bir ömürde yaşanıyor.

Kırk yıl, bir ağaç için nedir?

Köklerin toprağa iyice tutunduğu, dalların gökyüzüne güvenle uzandığı, bir zamandır.

Tıpkı bir zeytin ağacı gibi; kökleriyle geçmişe, gövdesiyle bugüne, dallarıyla geleceğe uzanır.

Ve tıpkı ODE gibi, filizlenmeyi ve büyümeyi bekleyen bir hediyedir.

Peki kırk yıl, bir insan için nedir? Gençlikten olgunluğa, hayalden tecrübeye, coşkudan dinginliğe uzanan, uzun bir yolculuktur.

Bir ülke için 40 yıl, bazen bir neslin baştan sona yazdığı hikâyedir.

Bir şirket içinse, 40 yıl ayakta kalmak başlı başına bir sınavdır. Çünkü biliyoruz ki,
– birçok şirket birinci nesilde kurulur,
– ikinci nesilde büyür,
– üçüncü nesle, çoğu zaman ulaşamaz.

Ama biz burada 40 yılı kutlarken, yalnızca geçmişi anmıyoruz; aynı zamanda geleceğe duyduğumuz inancı da tazeliyoruz.

Kırk yıl deyince, aklıma hep şu söz gelir:

“İnsanın 40 yıl hatırı olurmuş, peki ya bir şirketin?”

Bizim hatırımızda yüzlerce iş ortağımız, çalışanımız, binlerce müşteri ve tedarikçi hikâyesi var. Onların hepsi bu salona, görünmez bağlarla bağlı.

40 yılı anlatırken şunu da unutmamak lazım: Hayat insana sabır öğretiyor. Ben gençken sabrı “beklemek” zannediyordum, şimdi biliyorum ki sabır “emek vermeye ve en önemlisi de, hayal kurmaya devam etmek” demekmiş.


Belki de tam da bu yüzden, başlangıç noktamızda birkaç insan, küçücük bir ofis ve kocaman hayallerimiz vardı. Hayal, bugün de en büyük sermayemiz. Çünkü insan hayalini kurmadığı hiçbir şeyi, gerçeğe dönüştüremez.

Değerli arkadaşlarım,

Kurulduğumuz ilk yıllarda Türkiye’de
– ne enerji verimliliği konuşuluyordu,
-ne ısı yalıtımı,
-ne su yalıtımı,
-ne ses yalıtımı,
-ne yangın yalıtımı
-ne de sürdürülebilirlik.

O yıllarda gündemimiz çok başkaydı. İnşaat deyince kimsenin aklına “yalıtım” gelmiyordu.

Ben genç bir mühendis olarak, tek bir şeye inanıyordum:

“İnsanı ve ülkeyi korumanın yolu, önce yuvayı korumaktan geçer.”

Ve biz bunu yaparken,
kendi teknisyenimizi, kendi mühendisimizi yetiştirdik,
-kendi enerjimizi ürettik,
-kendi teknolojimizi geliştirdik,
-kendi ürünlerimizi yarattık.
Çünkü ODE, bu toprakların markasıdır.

Tabii kolay olmadı.

40 yıl bir ömür gibi. İnsan hayatında da, şirket hayatında da, inişler çıkışlar olur. Bizim yolculuğumuzda da, çok fırtınalı günler yaşadık.

-Krizler oldu,
-döviz yükseldi,
-piyasa daraldı,
-hatta “Acaba bu iş yürümez mi?”
diye düşündüğümüz geceler oldu. Ama her kriz bize, yeni bir ders verdi.

Benim öğrendiğim en önemli şey şu: Krizler, aslında fırsat kılığına girmiş öğretmenlerdir.

İşte bu yüzden;

Her zorluğun sonunda, daha da güçlendik.
Her düşüşün ardından, daha sağlam kalktık.
Her kaybın ardından, yeniden büyümeyi başardık.

Ve bugün burada, bu salonda gördüğüm tablo, aslında en büyük dönüm noktamız:
ODE sadece bir şirket değil, bir ekosistem oldu. Çalışanlarımızla, iş ortaklarımızla, müşterilerimizle, dostlarımızla bir ekosistem…

Sevgili dostlar,
Başarı dediğimiz şey rakamlarla ölçülmüyor.
Başarı dediğimiz şey, yan yana geldiğimizde, birbirimizin gözlerindeki güven duygusudur.

Ve bu güveni inşa etmek, 40 yılın en büyük kazanımıdır.

Sevgili dostlar,

Bugün dönüp baktığımda, ODE’nin 40 yılına sığan sayısız başarıyı görüyorum. 8 modern üretim tesisimizle, 6 kıtaya ve 80 ülkeye ihracat yapıyoruz. 2022, 2023 ve 2024 yıllarında üst üste “Yalıtım Malzemeleri İhracatı” kategorisinde birincilik ödülü aldık. Yatırımlarımızla ve ürünlerimizle ödüller kazandık, sektörümüze öncülük ettik, dünyaya açıldık.

40 yıllık yolculuğumuzda;

-yalnızca şirketimizi büyütmekle kalmadık;
-sektörün gelişimine katkı sunduk,
-ülkemiz adına sivil toplum kuruluşlarında, aktif rol aldık
ve almaya da devam ediyoruz.

Ama beni en çok gururlandıran şey, bu yolculuğun arkasında bir insan hikâyesi olması.

İşin içinde insan olduğunda, yaptıklarınız sadece iş değildir.
İnançtır,
-dayanışmadır,
-kararlılıktır.
Ve en önemlisi: tek başına değil, omuz omuza yürümektir.

Burada bir kişiye özellikle teşekkür etmeden geçemem: Sevgili eşim Seher Hanım’a.

O yalnızca eşim değil; bu yolculuğun başından beri ortağım, yoldaşım, yol göstericim oldu.

Çünkü şirket kurmak cesaret ister, ama onu sürdürmek sabır ister.

Seher Hanım hayallerimizin kök salmasını, ayaklarımızın yere basmasını, gökyüzüne daldığımızda önümüze bakmayı, bizlere hep hatırlatan değerimiz oldu.

ODE’nin bugünlere gelmesinde, görünmeyen ama her an hissedilen bir emeğin, bir sevgiyi işine dönüştürmenin payı vardır. İşte bu yüzden diyorum ki:

Bir şirket sadece adıyla değil, paylaşılan değerleriyle yaşar.


ODE Yalıtım ailesinin
-sabrı,
-sevgisi
-ve inancı olmasaydı,
bu hikâye eksik kalırdı.

Sevgili dostlar,

Bizler, yalıtımı sadece bir iş olarak görmedik;
-sürdürülebilirliğin,
-enerji verimliliğinin,
-iklim krizine karşı sorumluluğun da bir parçası olarak gördük.


Bu yüzden ODE, “yalıtım” kelimesini aşan bir vizyonla büyüdü:
İnsanı,
-yapıyı,
-doğayı ve geleceği korumak.

40 yılın en büyük armağanı işte budur: Bir yandan geçmişin emeklerini gururla taşırken, diğer yandan geleceğe kök salacak, güçlü bir inancı canlı tutmak.

Ben size bu akşam, geçmişin hikâyesini anlattım.
Bir hayalin nasıl gerçeğe dönüştüğünü,
– 40 yılın sabır,
-emek
-ve inançla nasıl bir geleceğe kök saldığını…

Bugün ODE sadece geçmişiyle değil, geleceğiyle de güçlüdür.

Biliyorum ki bu yolculuk, artık yeni vizyonlarla, çok daha ileriye taşınacak.

Sözü şimdi, şirketin büyümesine şahitlik eden, adeta şirketle büyüyen oğlum Ozan Turan’a bırakıyorum.

Çünkü biliyorum ki, ODE’nin önümüzdeki 40 yılı, gelecek kuşaklarımızın ellerinde, çok daha güçlü, çok daha ilham verici olacak.

© Orhan Turan 2022. Tüm Hakları Saklıdır.