13 Şubat 2025
Sayın Başkan, değerli Divan üyeleri, değerli TÜSİAD üyeleri, kıymetli basın mensupları ve kıymetli konuklar,
TÜSİAD Yönetim Kurulu adına, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum…
Ben bugün özellikle kısa bir konuşma yapmayı tercih ettim. Çünkü çeşitli vesilelerle yaptığım konuşmalarda, ülke olarak gündemimizdeki meselelerin hepsine eğiliyorum. Hepsi hakkındaki çözüm önerilerimizi anlatıyorum.
Benden önce de, diğer TÜSİAD başkanları aynı şeyi yaptı. Tespitlerimizi ve önerilerimizi kamuoyuyla açık ve şeffaf biçimde paylaştık. Bundan sonra da paylaşmaya devam edeceğiz.
Bu tespitlerimizi ve önerilerimizi, ayrıca bugün sizlerle bir kitapçık halinde de paylaştık. Bu 2025 yılı için iş dünyası gözünden “öncelikleri” içeren bir çalışma. TÜSİAD olarak dile getirmekte olduğumuz konuları derledik. Ana konulardaki önerilerimize her isteyen, bu kitapçıktan ulaşabilir.
Yüksek İstişare Konseyi Başkanımız Sayın Ömer Aras da, konuşmasında bütün sorunları etraflıca ele aldı.
Gündem çok ağır. Hangi birisini sayayım.
Hangisini ele alsak günlerce, belki de aylarca konuşmak gerekiyor.
Tüm bu sorunların arkasında, hukuka olan güvenin sarsılması var.
Hep söyledik. Hep söyleyeceğiz. Modern devletin temelinde hukukun üstünlüğü vardır. Tüm vatandaşlar kanun önünde eşittir. Devlet de hukukla bağlıdır. Her kademede yönetim keyfi değil, hukuk kurallarına göre yapılır. Burada sorun varsa her yerde sorun çıkar. Hukuka güven kalmazsa güvensizlik, istikrarsızlık ve belirsizlik her yere sirayet eder. Sistemik risk oluşur. Günü kurtarmak mümkün olsa da yarınlar tehlike altına girer.
Bakın biz sanayici ve iş insanlarıyız. TÜSİAD üyesiyiz. Ama her şeyden önce insanız, bu ülkenin vatandaşıyız. İnsani değerleri ekonomik değerlerin önüne koyarız. Çocuklarımıza, torunlarımıza daha büyük bir miras değil, daha iyi bir gelecek bırakmak isteriz.
Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız.
Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden;
Ayrıca toplumsal kutuplaşmanın yerini, toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır.
Bu noktada, terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimizdir.
Ancak şunu da görelim: izlenmekte olan sürecin başarısı ile, hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir.
Hukukun üstünlüğünü tesis edersek, tüm sorunlarımızı konuşarak, ortak akılla çözebiliriz.
Ekonomiyle ilgili de birkaç söz söyleyeyim.
Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da, ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz.
Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor.
Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için.
Nüfus artış hızının dramatik biçimde azaldığının farkındayız. Peki bunun verimlilikte çok daha büyük bir artışı gerektirdiğinin ne kadar farkındayız?
Çalışan sayısı artmadan, nitelik yükselmeden, verimlilik hızlanmadan, katma değer artmadan nasıl büyüyeceğiz? Bunu açıklayan bir teori var mı?
Özdemir Asaf “Her şeyi zamana bıraktık, zamanımız var mı bilmeden…” demişti. Artık zamanımızın kalmadığını biliyoruz.
Dünyada büyük bir değişim yaşanıyorken, önümüzde bir sıçrama fırsatı olduğunu görüyoruz. Bundan yararlanalım diyoruz. Ama enerjimiz boşa gidiyor. Dünyadaki değişimi yakalayamıyoruz.
Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bunun için zamanımız kalmadı.
Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim.
Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli.
Dediğim gibi, neler yapılması gerektiğini defalarca söyledik; ayrıca bugün paylaştığımız bir kitapçık haline getirdik.
Çünkü “sussak gönlümüz razı değil”
Bu hissiyatla konuşmama son verirken, TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.