DENEYİMLER

Capital – HSBC – Toplantısı

27 Şubat 2024

Değerli Katılımcılar, Kıymetli Basın Mensupları,

TÜSİAD Yönetim Kurulu adına, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum…

Dünyada değişim ve dönüşüm hızının çok arttığı, şoklar ve belirsizliklerle dolu zorlu bir dönemden geçiyoruz. Büyük güçler arası rekabet ve gerilimler sürekli olarak tırmanıyor; savaşlar özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyayı derinden etkiliyor;

  • Uluslararası düzen yeniden şekilleniyor.
  • Diğer yandan, teknolojide değişim ivme kazanıyor.
  • İklim krizi ve çevresel tehditlere yönelik duyarlılık güçleniyor.

Bu süreç, pandemi ve Ukrayna savaşı ile birleşerek, küresel tedarik ve üretim zincirlerini de yeniden şekillendirmeye başladı.

Bütün bu değişimler karşısında ülke olarak ne yapmak gerektiği, önümüzdeki dönemde rekabetçiliğimizi belirleyecek en temel soru. Bu nedenle Yeni Teknolojiler ve Sürdürülebilirlik başlıklı bu toplantıyı bu sorulara yanıtlarımızı oluşturmak, iş dünyası olarak bu değişimlere nasıl hazırlanmak gerektiğini konuşmak açısından çok kıymetli buluyorum. Bu kıymetli etkinliğe davetiniz için TÜSİAD adına teşekkür ediyorum.

Değerli Katılımcılar,

Günümüzde, ikiz dönüşüm olarak adlandırılan dijital ve yeşil dönüşüm tüm çerçeveyi şekillendiriyor. Ülkelerin ve şirketlerin rekabet gücünü bu dönüşümlere adaptasyon yeteneği belirliyor. Diplomasi ve ticaretin kuralları bu kavramlar üzerinden yazılıyor. Uluslararası sistemde güç dengesini belirleyecek olan da ülkelerin bu alanda gösterecekleri performans olacak.

İkiz dönüşüm nedeniyle bazı ürünler ve meslekler zaman içinde piyasadan çekilirken

  • Yeni ürünler,
  • Yeni meslekler
  • Ve yeni işler ortaya çıkacak.
  • Nitekim, böylesi bir süreçten geçiyoruz.

Dünya Ekonomik Forumu’nun bir çalışmasına göre, dijitalleşme sürecinde önümüzdeki beş yılda 83 milyon istihdamın ortadan kalkacağı, buna karşılık 69 milyon yeni istihdam yaratılacağı tahmin ediliyor. Aynı çalışmaya göre, dijital dönüşümün dünya ekonomisine 2025 yılına kadar 100 trilyon dolar katma değer getirmesi bekleniyor. TÜSİAD ve TÜBİSAD olarak geçen yıl yayınladığımız yüksek teknoloji konulu rapora göre, Türkiye’de dijital dönüşümün sağladığı verimlilik artışının yaratabileceği potansiyel ekonomik katkının 2030 yılında 269 milyar dolar mertebelerinde olabileceği hesaplanıyor.

Yeşil yatırımlarda da büyük bir artış ivmesi görülüyor. Araştırmalara göre, yeşil teknoloji ve sürdürülebilir yatırım piyasasının yıllık %20’nin üstünde bir büyüme oranıyla 2030’da 60 trilyon doların üstüne çıkması bekleniyor. Hızla büyüyen temiz enerji alanında 2030 yılına kadar dünya çapında 8 milyon yeni istihdam oluşma potansiyeli olduğu belirtiliyor. Ülkemizde de yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarıyla 2030 yılına kadar 300.000’i aşkın yeni iş yaratılabileceği öngörülüyor. Bu süreç, aranılan yetkinliklere sahip bir işgücünün öneminin altını çiziyor.

Değerli Katılımcılar,

Dijital ve yeşil dönüşümün giderek ivmelenmesi bu doğrultuda atılan adımların sıkılaştırılmasına yol açıyor.

Birçok ülke yeşil dönüşüm rüzgarını arkasına aldı, yelkenlerini dolduruyor ve hızla ilerliyor. Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya, Hindistan, İngiltere ve Kanada gibi ülkeler sürdürülebilir teknolojiler için kapsamlı programlar devreye sokuyor.

Hiç şüphesiz bizim açımızdan en önemlisi, en yakın ekonomik ortağımız olan Avrupa Birliği’nin bu konuda attığı adımlar. 

Avrupa Birliği rekabetçiliğini güçlendirmek, bağımlılıklarını azaltmak, tedarik zincirlerini daha dayanıklı hale getirmek amacıyla ticaret politikalarını yeşil ve dijital dönüşüm çerçevesinde gözden geçiriyor.

Avrupa Birliği yeni büyüme stratejisini Yeşil Mutabakat olarak tanımladı ve tüm politikalarını çevresel sürdürülebilirlik ekseninde kurgulamaya başladı.

Avrupa Yeşil Mutabakatının etkisi AB coğrafyasının dışına uzanıyor.  Avrupa Birliği düzenlemeleri şirketlere maddi veya hukuki yükümlülükler doğurarak, AB’nin ekonomik ilişki içinde olduğu ülkelerde de dönüşümü gerekli kılıyor. Bu ülkemiz açısından da çok geçerli.

İkiz dönüşüm ve ona bağlı olarak değişen kural ve standartlar iş dünyamız için bir risk gibi görünse de TÜSİAD olarak yeşil dönüşümün birçok fırsat yaratacağını düşünüyoruz.

Eğer doğru adımlar atılırsa;

  • Avrupa’ya yakın konumunun sağladığı lojistik avantaj,
  • Uygun ve nitelikli işgücü,
  • Ar-Ge yetkinlikleri,
  • AB mevzuatı ile yüksek orandaki uyum

gibi güçlü yanları olan ülkemizin, rakiplerine kıyasla avantajlı konumda olabileceğine inanıyoruz. Bu çerçevede yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği potansiyelimizin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz.

AB-Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’nin yeşil ve dijital politikaları içerecek şekilde güncellenmesinin bu süreçte taşıdığı önemi de not etmek isterim. Böylesi bir gelişme Türkiye’nin küresel rekabette ayrışması ve uluslararası finansman olanaklarına erişimi için de önemli olumlu etki yaratacaktır.

Değerli katılımcılar,

Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım çerçevenin, dijital ve yeşil dönüşümün ülkemiz için de artık bir seçimden ziyade, zorunluluk haline geldiğini göstermeye yeterli olduğunu umuyorum. Unutmayalım ki, teknolojik dönüşüm ve yeşil bir gelecek birbirlerinin içine geçen ve biri diğerini gerektiren süreçler. 

İkiz dönüşümü bir maliyet kalemi olarak değil, geleceği şekillendiren politikalarda belirleyici rol oynamak açısından, bir başka ifade ile küresel rekabet gücü açısından bir fırsat olarak görmeliyiz.

Yeşil ve dijital bir ekonomiye dönüşüm dört alanda elverişlilik ve yeterlilik gerektirir:

  • Altyapı,
  • Mevzuat,
  • Finansman imkanları ve
  • İnsan becerileri.

Bunlar arasında en çok çağın becerileri ile donatılmış insan kaynağını önemsiyorum.  Genç ve dinamik nüfusumuzu ülkemizin en büyük potansiyeli olarak görüyorum. Gençlerimize çağın becerilerini kazandırdığımızda, yeşil ve dijital ekonomiye dönüşümün Türkiye’de çok daha fazla iş yaratmasını bekliyorum.

İkiz dönüşümü ıskalamamak için dünyadaki gelişmeleri takip eden, dijital, teknik ve sosyal becerilerle donatılmış, yabancı dillere hakim genç kuşaklar yetiştirmeliyiz. Bunu da bilimsellik ve laiklik ilkelerinin tartışma konusu olmadığı, ezberciliği değil eleştirel ve yaratıcı düşünceyi önceleyen bir eğitim yaklaşımıyla ve tüm çocuklarımız için fırsat eşitliği sağlayarak yapabiliriz.

Konuşmama son verirken, yeni teknolojiler ve sürdürülebilirlik konusunda bu toplantıda yapılacak değerlendirmelerin, katılımcılar ve iş dünyamız için taşıdığı önemin altını bir kez daha çiziyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 

© Orhan Turan 2022. Tüm Hakları Saklıdır.