DENEYİMLER

UNGCTR Zirvesi

5 Aralık 2025

Değerli Konuklar,

“Daha Hızlı, Daha İleri” temasıyla düzenlenen UN Global Compact Türkiye Zirvesi’nde sizlerle bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Sizleri şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer Misafirler,

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın ve Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinin üzerinden tam on yıl geçti. Bu süreçte küresel hedeflerde ilerleme sınırlı; birçok göstergede hedeflerin gerisindeyiz.[1] İklim krizi ile mücadelede mevcut çabalar küresel sıcaklık artışını 1,5°C hedefiyle uyumlu bir patikaya yöneltmek için yeterli değil.

SERKAN SENTURK

Zaman daraldıkça ekosistem üzerindeki baskı artıyor. Yapay Zeka çağındayız ancak su stresi ve kıtlığı; tarımsal verim kaybı ve gıda güvencesi konuları yakın geleceğin yaşamsal tehditleri arasında.  Dönüşümün gerektirdiği maliyet, kapasite ve uyum ihtiyacı da kümülatif olarak artıyor. Hedeflerin tüm taraflarca sahiplenilmesi ihtiyacı çok açık. Politikaların ve eylemlerin, uyum ve azaltım hedefleriyle doğrudan hizalanması dönüşümün hızını belirleyici bir unsur. Ekosistem dayanıklılığını önceliklendiren; su, enerji, kaynak verimliliğini merkeze alan; yutak alanların korunmasını ve artırılmasını gözeten bütüncül politikaların ve iş modellerinin geliştirilmesi kritik önem taşıyor.

İşte bu aciliyet zemininde COP30’un çarpıcı edinimlerinden biri taahhütlerin yalnızca sözde kalmaması gerektiği oldu. Kuşkusuz küresel risklerin birbirini tetiklediği ve jeoekonomik dinamiklerin hızla değiştiği bu dönemde tüm ülkelerin aynı hedefte buluşmasını sağlamak kolay değil. Ancak ekonomi ve sektörel politikaları, çevresel sorumluluklar ve adil dönüşüm ihtiyaçlarıyla birlikte kurgulamamız gereği de çok açık. Sürdürülebilir finansman mekanizmalarının ve teknolojinin sağlayabileceği ivmeyi de azami seviyede dahil etmemiz gerekiyor. Bu sürecin başarısı da çok aktörlü yapısı gereği ilgili tüm paydaşların kararlı ve güçlü işbirliğine bağlı.

Bu anlayışla, TÜSİAD olarak, COP30’da Brezilya Ulusal Sanayi Konfederasyonu öncülüğünde kamu-özel sektör diyaloğunu ve özel sektörün küresel iklim politikalarına katkısını güçlendirmek amacıyla hayata geçirilen Sustainable Business COP inisiyatifinde yer aldık. Farklı ekonomilerden 23 iş dünyası örgütü olarak enerji dönüşümü, döngüsel ekonomi, doğa temelli çözümler, geçiş finansmanı gibi yeşil dönüşümün çeşitli unsurlarına yönelik önceliklerimizi aktardık. Kapsayıcı bir iklim geçişi açısından insan kaynağına yatırıma; iş gücünün yeşil ve dijital becerilerle geliştirilmesine ve kırılgan grupların değer zincirlerindeki rolüne vurgu yaptık.

Şimdi, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen coğrafyalardan birinde olan ülkemizin, COP31 başkanlığı ve ev sahipliğiyle küresel iklim diplomasisinde önemli rol üstleneceği bir döneme giriyoruz. İklim gündeminin aciliyetini, çok boyutluluğunu, stratejik önemini ve farklı ekonomilerin ihtiyaçlarını vurgulama bakımından kıymetli bir fırsatın eşiğindeyiz. İş dünyasının da somut ve çözüm odaklı değerlendirmeleriyle iklim eyleminin güçlenmesine önemli katkılar sağlayabileceğine inanıyorum. Uyum gündeminin güçlendirilmesi, teknoloji entegrasyonu, enerji dönüşümü, finansmana erişim ve değer zinciri boyunca azaltım kapasitesinin geliştirilmesi konuları üzerine önemle eğilmemizde fayda olan alanlardır.

Değerli Konuklar,

Küresel ölçekte AB ve Çin sürdürülebilirlik hedeflerini ticaret, teknoloji ve tedarik zinciri güvenliğiyle iç içe geçen bir dinamiğe taşıdı.[2] ABD’nin iklim krizine yaklaşımı ve küresel yönetişimdeki etkisi sürdürülebilirlik finansmanından teknolojik dönüşüme, kritik hammaddelere kadar birçok alanda öngörülebilirlik ihtiyacını artırıyor. Bununla birlikte, yeşil ve dijital dönüşüm birbirini tamamlayan ve ticaret dinamiklerini belirleyen iki kritik eksen olarak etkisini artırıyor. Bu bağlamda, tedarik zincirleri boyunca çevresel düzenlemelere uyumun; izlenebilirlik, şeffaflık ve doğrulanabilir kriterlere dayanan bir yaklaşımın benimsenmesi kritik oluyor. Bu hem yatırım risklerinin azaltılmasını sağlıyor hem de finansman akışlarını dönüşümle uyumlu yatırımlara yöneltme eğilimini güçlendiriyor.Şirketlerin uzun vadeli planlamalarına, ölçeklenebilir çözümler, verimlilik artışı ve inovasyon odaklı uygulamaları entegre etmesi, güvenilir ve dirençli geçiş adımlarının oluşturulması açısından önem taşıyor.

Yatırım politikaları; yeşil dönüşüm, ekonomik güvenlik ve dijital rekabet çağında yeniden tanımlanıyor. Geleneksel “yatırım çekme” anlayışından uzaklaşılıyor. Katma değer, sürdürülebilirlik ve dayanıklılık odaklı bir yatırım paradigmasına geçiliyor.

Sürdürülebilirlik dönüşümü yenilikçi çözümler üreten girişimcilik ekosistemine de bağlı. Yeni nesil girişimler sadece çevresel ve sosyal sorunları tespit etmiyor. Ölçeklenebilir, teknoloji odaklı ve etkisi ölçülebilir çözümler üretiyor; böylece dönüşümün hızlanmasına doğrudan katkı sağlıyor.

Kuşkusuz dönüşümü mümkün kılacak kritik unsurların en başında yetkin insan kaynağı ve kapsayıcı beceri geliştirme geliyor. Dönüşümün uygulanabilirliği ve kalıcılığı buna bağlı. Yeşil ve dijital dönüşüm iş gücünün yeni becerilerle donatılmasını gerektiriyor. Dijital beceriler, analitik düşünme, yaratıcılık, problem çözme, liderlik ve iletişim gibi yetkinliklerin çağdaş ve kapsayıcı bir eğitim sistemi ile desteklenmesi gerekiyor. Gençlerin ve kadınların geleceğin becerilerini kazanması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ekonomik hayata eşit şekilde katılmalarının sağlanması öncelik arz ediyor.

Netice itibarıyla, insan sermayesi, yatırım ve güçlü yönetişim ile girişimcilik ekosisteminin birlikte çalışması “daha hızlı, daha ileri” adımların gerçek anlamda hayata geçmesini mümkün kılıyor.

Değerli Konuklar,

İklim değişikliğinin yarattığı fiziksel riskler yanında sürdürülebilirlik temelli düzenlemeler ve yatırımcıların güçlü ve şeffaf iklim yönetişimi beklentileri, şirketlerin iklimle ilgili konuları stratejik olarak ele alması ihtiyacını daha kritik hale getiriyor. İyi yönetişim ve güçlü kurumsal çerçeve rekabet gücünün, yatırım çekmenin ve yeşil finansmanı mobilize etmenin temel şartı haline geliyor.

Stratejik nitelikteki yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerinin etkin uygulanmasında yönetim kurulları kritik bir rol oynuyor. İklim risklerinin ve fırsatlarının yönetilmesinde de belirleyici oluyorlar. Etkili yönetim kurulları, yalnızca şirket içi süreçleri değil, değer zincirlerindeki paydaşlarının dönüşümünü de tetikliyor; yatırımcıların risk algısını da şekillendirerek yeşil finansmanı güçlendiriyor. TÜSİAD’ın ev sahipliğini yaptığı Chapter Zero Türkiye gibi yönetişim yapılarına odaklanan inisiyatifleri bu çerçevede önemli görüyorum. İş dünyasının üst düzey yöneticilerini iklim ve sürdürülebilirlik konularında bilinçlendiren ve stratejik gözetimi güçlendiren bu tür girişimler,kurumsal yönetişimi somut ve ölçülebilir hale getiriyor. Güçlü iklim yönetişimi yalnızca riskleri yönetmekle kalmıyor; aynı zamanda sürdürülebilir yatırım portföyünü büyütüyor; böylece yeşil ve dijital dönüşümün etkisi maksimize ediliyor.

Saygıdeğer Konuklar,

Konuşmamın son bölümünde çok paydaşlılığa ve sinerjiye dikkat çekmek istiyorum. Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir dönüşüm yalnızca tek bir aktörle mümkün değil; politika yapıcılar, iş dünyası, yatırımcılar, girişimciler birlikte hareket ettiğinde gerçek bir etki yaratılabilir.

Bugün ortak vizyon oluşturma fırsatı bulacağımız kıymetli bir platformda bir aradayız. Bizler yalnızca kendi kurumlarımızı değil, ülkemizin ve küresel iklim çabalarının başarısını da doğrudan etkileyebilecek bir sorumluluğa sahibiz. Her adım, her yenilik ve her iş birliği sürdürülebilir bir geleceği mümkün kılar. Gelin birlikte daha hızlı, daha ileri gidelim!

UN Global Compact Türkiye’ye davetleri ve bu vizyoner gündem için teşekkür ediyorum. TÜSİAD’ın inkübasyon merkezi işleviyle hareket etme dürtüsü güçlüdür ve farklı birçok inisiyatife öncülük eder. Bu çerçevede UN Global Compact ile de güçlü bir tarihçemiz var. 2007-2023 yılları arasında TİSK ile birlikte Türkiye ağına ev sahipliğimiz, TÜSİAD’ın sürdürülebilir kalkınma vizyonuna önemli bir platform oluşturdu. 2023 yılından bu yana UN Global Compact Türkiye’nin, bu kez Dernek statüsünde, sürdürülebilir kalkınma ekosisteminin paydaşlarını buluşturmada oynadığı önemli rol çok mutluluk verici. Gerek sürdürülebilirlik odaklı programlarla değer zincirindeki aktörlerin kapasite gelişimlerine sağladıkları katkıyı gerek iş dünyamızın sürdürülebilirlik pratiğini uluslararası platformlara aktarmada elde ettiği konumu çok kıymetli buluyorum. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri tüm paydaşlar arasında etkili bir iş birliğine ihtiyaç duyuyor. İş dünyası aktörleri, kamu ve sivil toplum ile hem derinleşen hem genişleyen etki alanını büyük bir memnuniyetle karşılıyor, Başkanımızı, Yönetim Kurulunu ve Genel Sekreterlik ekibini bu vesileyle de kutluyorum. 

TÜSİAD Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyor, verimli ve başarılı bir etkinlik olmasını diliyorum.


[1] https://unstats.un.org/sdgs/report/2025/

[2] https://www.consilium.europa.eu/en/meetings/international-summit/2025/07/24/

© Orhan Turan 2022. Tüm Hakları Saklıdır.