26 Mayıs 2023
Sayın Başkan, Değerli Konuklar,
Sizleri şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Türkiye’nin hammadde ihracatında en üst sıralarda bulunan, yarattığı istihdam ve ekonomik değerle önemli sektörler arasında yer alan plastik sanayiini, sürdürülebilirlik odağında birlikte değerlendirme fırsatını bulacağımız bu kıymetli toplantının düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Değerli konuklar,
Gezegenimiz hem ekonomik, hem de ekolojik bir sınav veriyor. Küresel ekonomiler sosyal adaleti sağlamakta her geçen gün daha da zorlanırken, yarınları düşünmeyen ve yalnızca büyümeye odaklanan ekonomi politikaları, gelecek nesillerimize belki de yaşanması mümkün olmayan bir dünyayı miras bırakacak tehditler yarattı.
İklimsel ve ekolojik tehditler, 21’inci yüzyıl boyunca en önemli sınavımız olmaya devam edecek. İçinde bulunduğumuz coğrafi konum doğrultusunda bizler bu tehditleri yakından hissetmeye devam edeceğiz. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan bir rapora göre, önümüzdeki on yılda iklim ve çevre bağlantılı sorunlar gezegenimizin karşı karşıya kaldığı en ciddi riskler arasında yer alacak. Bu krizin yol açtığı aşırı hava koşulları ve biyoçeşitliliğin kaybı gibi sorunlar birçok yönden yaşamımızı etkileyecek.
Böylesine bir gelecek tasavvuruna karşı, elbette büsbütün ümitsiz ya da savunmasız değiliz. İklim değişikliğinin etkilerini temel alan ve geleceğe sürdürülebilir bir yaşamı miras bırakmayı önceleyen yeşil dönüşüm ve yeşil ekonomi kavramları, günümüzde bu gidişatı durdurma açısından en önemli araçlarımız arasında yer alıyor. Hatta bunlar artık birer kavram olmanın çok ötesine geçti; iş hayatı ve ekonomik faaliyetlerin çerçevesini çizen, en önemlisi de yasal düzenlemelere temel olan unsurlar haline geline geliyor.
Bu çerçevelerin en önemlilerinden biri, ekolojik dengenin korunduğu ve sürdürülebilir kalkınmaya dayalı ekonomik dönüşümü önceliklendiren Avrupa Yeşil Mutabakatı’dır. Adında Avrupa geçmesi, mutabakatın coğrafi sınırları olduğu izlenimini yaratsa da, gerçek bunun tam tersi. Zira Mutabakat, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği’nin, ekonomik ilişkiler içerisinde olduğu ülkelerin de bu dönüşümü sahiplenmesi hedefini ortaya koyuyor. Yeşil Mutabakat’ın giderek genişleyen çerçevesinin ülkemizde yakından takip edilmesi, ekonomimizin stratejik sektörleri açısından hem çok önemli, hem de memnuniyet verici.
Geçtiğimiz Şubat ayında, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak Net Sıfır Sanayi Planı yayınlandı. Döngüsel ekonomi anlayışı Plan’ın temel ilkeleri arasında. Bu anlayış tasarım, yeniden üretim, onarım, yeniden kullanım ve geri dönüşüm gibi bir dizi temel prensibin içselleştirilmesi yoluyla çevresel, sosyal ve ekonomik faydalar hedefliyor. Döngüsel ekonomi yeni istihdam fırsatları yaratmanın yanı sıra, üretimde katma değerin artırılmasına da katkı sağlıyor.
AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ise Avrupa Yeşil Mutabakat yapısını oluşturan en önemli bloklardan biri. Bu Plan ürünü yaşam döngüsü boyunca ele alıyor. Ürün tasarımını, döngüsel ekonomi süreçlerinin desteklenmesini, sürdürülebilir tüketimin güçlendirilmesini ve kullanılan kaynakların mümkün olan en uzun zaman dilimi süresince AB ekonomisi içinde kalmasını amaçlıyor. Bu kapsamda plastiğin de içinde bulunduğu kritik öneme sahip bazı ürünlerin değer zincirleri çalışılıyor. Plastiğin ve plastik ürünlerin kolay şekilde geri dönüştürülebilmesi için tasarımın geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, daha sürdürülebilir tüketim modelleri için, platform hizmet yaklaşımının benimsenmesi hedefleniyor.
Öte yandan, geçtiğimiz günlerde AB’ye ihracatçı sektörlerimizi yakından ilgilendiren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kabul edildi. AB’ye büyük hacimde ihracatımız olan alüminyum, çimento, demir-çelik gibi ürünler için içerdiği karbon ayak izi oranında ek bir maliyet doğacak. Önümüzdeki yıllarda organik kimyasalların ve polimerlerin de bu kapsama dahil edilmesi öngörülüyor. TÜSİAD olarak, biz de rekabet ortamının her geçen gün daha da zorlaştığı bu dönemde AB pazarında rekabetçiliğimizin kaybedilmemesi için, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum süreci ve üretimde stratejik sektörlerimizin rekabetçiliğine ilişkin tüm gelişmeleri dikkatle değerlendiriyoruz.
Değerli konuklar,
Plastik, dünyada en çok tüketilen ve ekonomik açıdan en erişilebilir malzemelerden biri. Bu yönüyle de yeşil dönüşüm sürecinde mutlaka azami seviyede döngüsellik perspektifinde ele almamız gereken bir hammadde. OECD tarafından yayımlanan bir raporda, doğru döngüsel ekonomi politikalarının uygulanmadığı bir senaryoda 2060 yılına kadar plastik tüketiminin yaklaşık üç katına çıkacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, plastik su arıtmadan tıbbi cihazlara kadar uzanan geniş bir ürün yelpazesinde temiz ve sürdürülebilir uygulamalara fırsat sağlıyor. Plastik tüketimini sorumlu bir şekilde azaltmak, daha döngüsel bir plastik ekonomisine geçmek, plastik meselesini döngüsellik prensipleri ile somut ve bütüncül adımlarla ele almak, her zamankinden daha mühim bir mesele. Bunun için de yeni malzemeler, sorumlu politikalar, geri dönüşüm teknolojileri yanı sıra üretim ve tüketim alışkanlıklarını tümünden değiştirecek bir kültür dönüşümü şart.
Dünyanın en büyük altıncı plastik üreticisi olan, Avrupa’daysa Almanya’nın ardından ikinci en büyük plastik endüstrisine sahip olan ülkemiz için, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın stratejik önceliklerinin benimsenmesi, plastik sanayisinin sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi prensiplerinden hareketle güçlendirilmesi kritik önem taşıyor.
Plastik imalatında döngüsel ekonomiye geçişin en önemli unsurlarından biri yaşam döngüsünün güçlendirilmesi ve hammaddeden nihai ürüne kadar malzeme takibinin sağlanmasıdır. Bu sayede çevresel ayak izi takibi de sağlanabiliyor. Kaynakların verimli şekilde kullanılması ve geri dönüşüm mekanizmalarının iyileştirilmesi hammaddeye ikame olarak geri dönüşümlü malzeme kullanımı oranının da artırılmasını sağlıyor. Ürünlerin daha uzun süre kullanılabilir, yenilenebilir ve onarılabilir olması; sürdürülebilir kaynaklardan temin edilmesi ve bu sürecin takibinin yapılması döngüsellik prensiplerinin gözetilmesini mümkün kılan önemli süreçler oluyor. Bu süreçte kuşkusuz en büyük kolaylaştırıcılardan biri de dijital teknolojiler. Teknolojik gelişim döngüsel ekonomi odaklı iş modellerinin uygulanmasını, yeni üretim süreçlerinin hayata geçirilmesini ve operasyonel etkinliğin artırılmasını sağlıyor. Dijital teknolojiler hızla olgunlaşıyor ve döngüsel ekonomi alanında büyük faydalar sunuyor. Bulut teknolojileri, büyük veri, robotlar ve biyo-bazlı malzemeler döngüselliğin artırılmasında en sık kullanılan yenilikler olarak göze çarpıyor. Teknolojilerin kullanımı yoluyla döngüsel ekonomi prensipleri çerçevesinde ürün yaşam döngüsünün uzaması; ürünlerde daha az atığın ve daha fazla değerin yaratılması için ülkemizde Ar-Ge ve inovasyon altyapısının güçlendirilmesi gerekiyor. Bununla birlikte, ulusal politika çerçevesinin atık oluşumunu azaltmayı sağlayacak, döngüsel ekonomiye geçiş için işletmelere yön gösterecek, destekleyici araçlar sunması da oldukça önemli. Bu çerçevede, iş dünyasının yeşil dönüşümü için kamu tarafından hayata geçirilecek destek mekanizmaları yanı sıra, kamu alımlarında bu prensibin gözetilmesinin de önemli rol oynayacağına inanıyorum.
Değerli katılımcılar,
TÜSİAD, Global Compact Türkiye ve SKD Türkiye’nin kurucusu olduğu İş Dünyası Plastik Girişimi kapsamında şirketlerin plastik kirliliğinin önlenmesine yönelik hedef belirleme ve gerçekleştirme sürecine katkı sağlıyoruz. Bu Girişim ile plastik kirliliğinin önlenmesi ve bu konuda farkındalığın üst seviyeye çıkarılması, ilham verici uygulamaların yaygınlaştırılması hedefini güdüyoruz. Girişimi hem amacı hem de güçlü bir iş birliği modeli olma yönüyle çok kıymetli görüyoruz. Ülkemizde 2019 yılında 26 imzacıyla yola çıkan İş Dünyası Plastik Girişimi, bugün 7 farklı sektörden taahhüt veren 34 şirket ile Türkiye’de plastik meselesi ile mücadele ve uluslararası ortak vizyon ışığında plastikte döngüsel ekonomiye geçiş için somut adımlar atılmasına öncülük ediyor. Pandemi döneminin zorlu şartlarına rağmen verilen taahhütler ile 2023 yılı sonuna kadar toplam 44.396 ton plastiğin azaltılması hedefleniyor.
Döngüsel ekonomi konusunda hem farkındalık artırma, hem de üye şirketlerimiz arasında bilgi ve iyi uygulama paylaşım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. TÜSİAD üyesi şirketlerimizin geliştirdikleri çevreci ve yenilikçi teknolojilerle geri dönüşüm, çevreye duyarlı ürün geliştirme, çevreci ambalajlama, plastik kullanımının azaltılması gibi döngüsel ekonomi prensiplerine hizmet edecek uygulamalar hayata geçirdiklerini görmek son derece memnuniyet verici.
Döngüsel ekonomiye geçiş ve plastik kullanımının azaltılması için kurumsal kapasitenin geliştirilmesi kritik önem taşıyor. Bu sebeple, bu alandaki dönüşüme katkı sağlayacak bilgilendirici ve farkındalık artırıcı eğitimlerin ve Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi ve ilgili sektörlerin bu mekanizmalara erişiminin sağlanması gerekiyor. Şirketlerin plastik konusunda kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesi ve farkındalıklarının artırılmasının yanı sıra, tedarik sisteminin de uyumlu şekilde dönüşümünün sağlanması gerekiyor. Atık ayrıştırma ve ileri dönüşümü yapılmış (upcycle) hammadde tedariki konusunda geri kazanım tesislerinin kriterlerinin iyileştirilmesi; upcycle yapan teknolojilerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi faydalı olacaktır.
Değerli Misafirler,
Gerek etkilerini her geçen gün daha derinden hissettiğimiz iklim krizi gerekse küresel gelişmeler döngüsel ekonomi alanında önemli değişikliklerin ulusal mevzuatımızda hızlıca yapılmasını gerekli kılıyor. Bu çerçevede özellikle AB’deki gelişmelere uyum sağlamamız rekabetçiliğimiz açısından da kritik önemde.
Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı bu anlamda çok değerli. Eylem Planında ulusal bazda döngüsel ekonomi çalışmalarını gerçekleştirmek amacıyla Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın hazırlanması hedefi yer alıyor. Geçen yıl şubat ayında gerçekleştirilen İklim Şurası’nın da önerilerinden biri bu Planın hazırlanması olmuştur.
Bu kapsamda hayata geçirilen “Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi”nin önemli bir yol haritası sunmasını bekliyoruz. Bu çalışmalar üretim kalıplarımızda döngüsellik yaklaşımını benimsemek adına itici bir güç olacak. TÜSİAD olarak biz de bu projeyi yakından takip ediyor ve aktif katkı sunuyoruz. Bu süreçte özel sektörün bu alanlarda gerçekleştirdiği iyi uygulamaları, birebir aktardık ve ele alınması kritik olan konu başlıklarını paylaştık. Bu doğrultuda plastik sanayi ve diğer tüm imalat sektörlerinde döngüsel ekonomi farkındalığı ve uygulamalarının yaygınlaşmasına katkı sağlayacak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Değerli konuklar,
Tarih bize büyük dönüşümlerin en önemli adımının kolektif bir bilinçten geçtiğini gösteren örneklerle dolu. Uzun yıllar boyunca doğrusal ekonomiyle süregelen üretim ve tüketim modellerinin tek bir şirket tarafından dönüştürülmesi mümkün değildir. Bu sebeple şirketlerin tedarikçileri ile birlikte sürdürülebilir bir dönüşümü sağlaması gerekiyor.
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın başarılı bir şekilde uygulanması için sanayi sektörüyle birlikte çevresel raporlama ve hesap verebilirlik mekanizmalarının da etkin bir şekilde kullanılması gerekiyor. Üretim faaliyetlerinin çevresel etkilerinin takip edilebilir ve önlem alınabilir hale getirilmesi kritik önem taşıyor. Aynı zamanda sürdürülebilir finansman taksonomisi ile uyumlu yatırımların teşvik edilmesi de önem kazanıyor. AB işbirliği içinde olduğu üçüncü ülkelerde de yeşil taksonomi ve yeşil finansman araçlarının geliştirilmesini teşvik ediyor.
Genişletilmiş üretici sorumluluğu kapsamında, AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planında yer alan değer zincirlerindeki ürünler için gerekli geçişi sağlayacak finansman araçlarının ve yasal düzenlemelerin uygulamaya alınması gerekiyor. Bu çerçevede, sektörel dönüşüm politikalarının; hem teknik hem de finansal ihtiyaçların tespit edilerek dönüşüm stratejilerinin belirlenmesi oldukça önemli.
Uygulamaların yeşil dönüşümde ilerici şirketlerle sınırlı kalmayıp tüm tedarik zincirinin bir bütün olarak değerlendirilmesi, iyi uygulamaların tüm tedarik zincirine yaygınlaştırılması döngüsel ekonominin gelişimini hızlandıracak. Yaşam döngüsü analizi tedarik zincirinde, planlamaları, yeni varsayımları, güvenilir, hızlı ve kolay bir şekilde değerlendirmeyi sağlayabilir. Yaşam döngüsü analizi tedarik zincirinde ürün iyileştirme fırsatlarını tam olarak belirleyebilir. Bu şekilde tasarımda iyileştirmeler, inovasyon imkanları artabilir.
Değerli konuklar,
Sanayinin yeşil ve dijital dönüşüm yol haritasında KOBİ’lerin rolü de son derece kıymetli. Teknolojiye dayalı katma değeri yüksek üretimin değer ve tedarik zincirinin tümünde hayata geçirilmesi artık bir seçim değil, zorunluluk. Yakın dönemde gerçekleştirdiğimiz ankette KOBİ’lerin çevre dostu tedarik zinciri uygulamalarını, orta ve büyük ölçekli işletmelere göre yeterince hayata geçiremediği verisine ulaştık. KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümü anlama ve yönetme becerilerinin geliştirilmesini sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının hayata geçmesi açısından stratejik önemde görüyoruz.
KOBİ’lerin dönüşümü için gerekli dijital yetkinlik, insan kaynağı ve teknik kapasite gelişimini yalnızca iş dünyamız için değil, ülkemizin uzun vadede rekabetçiliğinin korunması açısından da değerli buluyoruz. Sanayimizin küresel değer zincirleriyle bağlarının güçlenmesini, yeşil teknoloji ve proseslere entegrasyonunu ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki mevzuat çalışmalarına uyum sağlamasını öncelikli görüyoruz. Bu alanda ilgili azaltım çözümlerini daha güçlü bir şekilde benimsemek için şirketlerimizin farkındalığının yüksek olması, ihtiyaç duydukları teknolojilere ve finansmana erişmeleri için kamu kurumlarımızın çizeceği politika çerçevesinin somut hedefleri ve birbirini tamamlayan bütüncül perspektifi sağlaması kritik önemde. Bu anlayışla, Türkiye’nin yeşil dönüşümde oynadığı rol; tedarikçilerin yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerindeki durumu ve muhtemel yol haritasının unsurları önceliklendirdiğimiz çalışmalar arasında.
Bahsettiğim uluslararası gelişmelerin, dönüşüme ayak uyduramadığımız takdirde, maliyet artırıcı etkisi olacağı malum. Yeni teknolojiler ve bunlara yönelik yatırımlar hem maliyetlere, hem müşteri beklentilerine olumlu katkı yapabilir. Plastik sektörünü yeşil dönüşüme entegre etmek, geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımını ve enerji verimliliğini artırmak ülkemizin rekabetçiliğinin korunmasında en önemli rolü oynayacak.
Sevgili dostlarım,
Sözlerimi burada noktalarken müreffeh bir toplumun temelinin güçlü bir ekonomi, güçlü ekonominin yapı taşının ise geleceğe dönük sürdürülebilir politikalar olduğunun altını çizmek isterim.
Türkiye ekonomisi için kritik öneme sahip plastik sanayiinin sürdürülebilirlik odağında gelişmesi şüphesiz ekonomimiz için de daha sağlam bir zemin oluşturacaktır.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
NOTLAR: